Canan Kaftancıoğlu hakkında 10,5 yıla kadar hapis istemiyle yeni bir dava daha açıldığı söyleniyor. Kaftancıoğlu, “Vazgeçiremeyecekler” diye açıklama yaptı. Peki, bunlar neden oluyor?
RED yorum – CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında bir dava daha açıldı. 9 aydan 10,5 yıla kadar hapsi isteniyor.
Davanın gerekçesi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evinin fotoğraflanması. Bu nedenle, Kaftancıoğlu hakkında -henüz kendisine tebliğ edilmemiş olsa da- “Suç işlemeye tahrik”, “Suçu ve suçluyu övmek” suçlamaları yapıldı.
Alaattin Çakıcı’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik hakaret ve tehditleri hakkında hiçbir işlem yapılmazken, ana muhalefet partisi CHP’nin son dönemde en öne çıkan yöneticilerinden Canan Kaftancıoğlu’na yönelik davaların birbiri peşi sıra gelmesi bir anlam taşıyor: İslamcı-faşist iktidar bloku tüm ülkeyi muhalefetin her türlü yöntemle bastırılmasına hazırlamaya çalışıyor.
Nitekim Canan Kaftancıoğlu da, yeni davanın ardından yaptığı açıklamada, “Her zaman olduğu gibi halkın ve kentin haklarını savunmaya devam edeceğim. Açılan mesnetsiz davalar şahsımdan ziyade toplumu sindirmek ve korku toplumu yaratmak içindir” ifadelerini kullanırken buna dikkat çekiyor.
İktidar blokundan yana olanların işlediği hiçbir suça işlem yapılmazken, muhalefetin öne çıkan isimleri hakarete ve saldırıya uğruyor, uyduruk suçlamalarla haklarında davalar açılıyor. Hukuksuzluk kaide haline getiriliyor.
Bu yaşananlar, İslamcı-faşist blokun iktidarı normal yollarla bırakmayacağının ilanından başka bir şey değil.
TÜM ÜLKEYE KAYYIM
Başka deyişle, yaşananlar, tüm ülkeye kayyım atama eğiliminin bir göstergesi…
O halde, muhalefetin ısrarla “gelecek seçimler”i adres göstermesi ve bugüne dair hiçbir şey yapmaması neden?
Yapacak başka şey bulamamanın bir diğer ifadesi, “seçimleri bekleyelim” avuntusu mu?
Tam olarak böyle.
Muhalefet, giderek kötüleşen ekonominin ve iktidar blokuna destekteki erimenin “doğal yollarla” bir iktidar değişimine yol açacağına kendini inandırmış görünüyor.
Oysa gerçeklik başka. Ekonomik iflas, İslamcı-faşist blokun iktidara kalıcı olarak el koymasına yol açabilir. Türkiye, dünya ekonomisinin diplerine doğru sürüklenirken, bir yandan rezil bir diktatörlüğe tanık olabiliriz.
Bu sebeple, muhalefetin dirayetli durması ve kitlesel bir direnç geliştirmesi gerekiyor.
Canan Kaftancıoğlu’nun, “Sarayın pergolacısı da dahil hiç kimse beni haklı mücadelemden vazgeçiremeyecektir” açıklaması bu anlamda önemlidir ama yeterli değildir.
“Mücadele” tarif edilmelidir.
Muhalefet, mevcut iktidardan memnuniyetsiz olan milyonlarca vatandaşın önüne ciddiyetle bir “mücadele” tarifi koymalıdır.
Türkiye’nin önündeki en acil ihtiyaç budur. Aksi takdirde, “geç olma” ihtimali büyüktür.